Her insan özünde özgürdür. Ama her insan zihninde bir hapishanedir. Özgürlüğü de, hapsi de önce zihnimizde, sonra kalbimizde yaşarız. Yaşadıklarımız ya da düşündüklerimiz, yeni ve güzel anların önündeki engellerdir.
Karşımızdaki her insanı insafsızca yargılar, hüküm verir, hatta cezasını o anda belirleriz. Oysa bilmeyiz ki hayatta tesadüf yoktur, karşımızdaki insan, oyunu oynamaya, seni sana yansıtmaya gelmiştir. Gel, zincirlerini kır: seni yoran, seni hüzünlendiren, seni akılsızlaştıran olumsuz duyguları kenara bırak. Herkese %100 avans ver, bırak, onun da tıpkı senin gibi bir insan olduğunu kabul et.
Onu her haliyle sev ve sana ne için geldiğini anlamaya çalış. Kendinde istediğin her şeyi karşı tarafa ver, sonra izle, verdiğinin kaç katı sana geri geliyor, yaşamında kaç kat dönüşüm gerçekleşiyor. Gel, kendin için bir yatırım yap: ne istiyorsan karşı tarafa vererek tekrar almasını bil.
Hayatında olan herkesi şu dakika itibarıyla serbest bırak ve onları özgürleştir. Göreceksin, onlara verdiğin özgürlük kapını da çalacak. “Kimsenin kalbini kırmam, ama yapamam” diye düşünme, eğer kalbin kırmayı istemiyorsa zaten yapamazsın. Sadece ona yüklediğin gereksiz anlamların yerini değiştir ve onları serbest bırak.
Sahip olmaya çalıştığın ama olamadığın her neyse bırak, zamanı gelsin, sonra sana gelsin. Zamansız istediğin her şeyin suni bir yiyecek olduğunu unutma, her şeyin bir olma zamanı vardır. Sen olduğunda, onlar da olarak sana akıp gelecek.
Seçimlerini kalbinle yaptıktan sonra her şeyin en güzeline ulaşacağına hiç şüphen olmasın. Zamanı şaşabilir, gerektiğinde gelmeyebilir, ama mutlaka, en çok ihtiyaç duyduğun anda, sana en güzel sürpriz paketiyle gelecektir.
Gel, maskeni çıkar, olduğun hâlinle kabul et ve de ki: “Kendimi olduğum hâlimle sevmeyi seçiyorum.” Her sorulana olduğu hâliyle, her davranışa olması gerektiği hâliyle duruyorum. Sen böyle ol ki ruhun seni tebrik etsin, gel sen böyle ol ki ruhun, sen olduğun için hayatın güzelliklerini versin.
Her davranışının bir titreşim olduğunu unutma, her titreşenin bir gün seni içine alarak titreşmeye başlayacağını asla unutma. Özünden duyduğun huzuru yüzüne, hareketlerine, eylemlerine yansıt ki ruhun ve zihnin seni tebrik etsin.